Bu kitap insanın sahip olduğu / olması gereken İslâmın inanç yapısı hakkındadır. Kitabın başlangıcında din, İslâm, iman gibi giriş konuları ele alındı. Akabinde kulu olduğumuz Rab; Rabbimizin bize yönelik düzenlemesi olan kader; Ondan gelen elçiler, elçilere elçilik eden melekler; diğer görünmeyen varlıklar olan cin, şeytan ve ruh ile insanın gideceği, karar kılacağı son durağı olan ahiret yurdu konularına yer verildi.
Ayrıca kitapta, inanç ve inançsızlığın ne demek olduğu, çalışma ile inanç arasında nasıl
Bu çalışmada; İslam düşüncesinin en genel anlamıyla iki ana eğilimini teşkil eden rey ve hadis ekollerinden birisi olan ehl-i hadis damarının oluşum süreci, ekolleşmesi ve temel dinamikleri ele alınarak incelenmektedir. Ekolleşme sürecinde ortaya çıkan bir anlama tutumunu, diğer bir deyişle bir zihniyeti temsil eden ehl-i hadis, İslamın genel olarak kitap, sünnet ve selefin sözlerinden hareketle anlaşılması gerektiğini, kişisel rey ve bir takım aklî çıkarımlara mecbur kalınmadıkça başvurulamayacağını; yönte
İslâmî ilimlerin temel kaynağı olan Kur'ân, İslâm ahlâkının da en önemli kaynağı durumundadır. Bu yüzden Kur'ânın ahlâk konusuna bakışını tespit ettiğimizde, İslâmın konuya bakışını da büyük oranda belirlemiş oluruz. Hz. Peygamberin söz ve uygulamaları, Kur'ânın yorumlanması ve hayata geçirilmesinden oluşmaktadır. Nitekim Hz. Âişe, kendisine Hz. Peygamberin ahlâkını soranlara, Siz Kur'ân okumuyor musunuz? Onun ahlâkı Kur'ân idi. cevabını vermiştir. Ahlâk konusuyla ilgili olarak İslâm âlimleri tarafından son
Evrensel örnekliği itibariyle Sevgili Peygamberimiz bizim için rahmettir. O bize ahlâkî erdemlere ulaşma yollarını göstermiştir. Bu rahmet vesilesiyle bizler İslâm ahlâkını doğru olarak algılayabilir, gereği gibi özümseyebilir, gelecek nesillere güzel ahlâkın en güzel örneklerini sunabiliriz. Bu nedenle biz her zaman Kurân-ı Kerîmi doğru anlamaya ne kadar muhtaçsak, Sevgi ve Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Aleyhisselâmı da en doğru biçimde anlamaya ve samimi duygularla sevmeye o derece muhtacız. Bu amaçla şu
Selçuklular devrinde başlayan Anadolunun İslâmlaşma sürecinde tasavvuf kültürü ve tarîkatların önemli etkileri olduğu bilinmektedir. Mâverâünnehr, Hârizm, Horasan ve diğer bölgelerden gelen şeyh ve dervişler vasıtasıyla bu kültür, başta Yeseviyye olmak üzere Kazerûniyye, Kübreviyye, Sühreverdiyye, Mevleviyye, Rifâiyye, Bektâşiyye, Halvetiyye ve Nakşibendiyye tarafından asırlar boyu temsil edilmiştir. Kitabın konusunu teşkil eden Abdüllatîf Kudsînin mensup olduğu Zeyniyye tarikatı ise Sühreverdiyyenin kolu o
Cuma namazı İslam'ın kullukla ilgili temel emirlerinden biridir. Farz olma şartlarını taşıyan her Müslüman'ın bu emri düzenli olarak yerine getirmesi gerekir. Allah ve Resulü emrettiği için, onların emrettiği biçimde kayıtsız ve itirazsız olarak yerine getirilmesi gerekir. Cuma namazı İslam'ın birlik dini olduğunun açık bir göstergesidir. Müslümanlar haftada bir defa bir araya gelerek sosyal bütünlüğü güçlendirirler. Dosta-düşmana birlik mesajı verirler. Bir mahallede oturan Müslümanlar Cuma günleri büyük c
Bir hak ve değerin başka bir kimsenin malvarlığına katılmasında esas olan, bu tasarrufun hukuken geçerli bir sebebe dayanmasıdır. Hukuk sistemleri hukukî bir dayanaktan yoksun malvarlığı kaymalarını onaylamaz ve koruma altına almaz. Hukuk sistemlerinde uğranılan bu tarz kayıpların telafi edilmesine yönelik çeşitli düzenlemeler yapıla gelmiştir. Bunlardan biri de sebepsiz zenginleşme kurumudur. Özgün bir hukuk sistemi olan İslâm hukuku, sebepsiz zenginleşme yoluyla elde edilen mal kazanımları ve kayıplarını
On yılı aşkın bir süredir girdiğimiz Osmanlı Türkçesi derslerinden elde edilen tecrübe ve birikim ile ortaya çıkan ihtiyaçlar, böyle bir eserin hazırlanmasını gerekli kılmıştır. Akıcılığına, sıkıcı olmamasına ve metinlerin tedriciliğine özen gösterilmeye çalışılan bu eser, özellikle talebelerimin ilgi ve desteği sayesinde vücud bulmuştur. Eserin, bir medeniyet dili olan Osmanlı Türkçesini öğrenerek geçmişle bugün ve hatta gelecek arasında sağlam köprüler kuracak yeni ve genç sempatizanlar oluşturabilmesi en
İslâmiyet ile Hıristiyanlık üzerinde karşılaştırmalı bir araştırmaya ilgi duyan herkes, şimdiye kadar çoğu insanın kayıtsız şartsız gerçek olduğunu kabul ettiği bir çok hususları yeni baştan tartışma konusu yapacak şaşırtıcı pek çok şey bulacaktır bu kitapta. Bu çalışma, İslamın bu konulardaki bakış açısını ortaya koymaktadır.Diyaloğa giden yolda yararlı bir el kitabı niteligindedir.
Toplumların kutsal saydıkları değerlerinde ve hemen hemen bütün ilim adamlarının düşünce sistemlerinde âlemin veya dünyanın orijini hakkında bazı açıklamaların yer almış olması, insanın, yaratılış konusuyla ilgisini göstermektedir. İlk çağlardan bu yana ilmî, dinî ve felsefî alanların konusu olan yaratılış, günümüzde yapılan uzay çalışmaları sebebiyle sıklıkla gündeme gelmektedir. Evrenin nasıl var ve orijininin ne olduğu konusu, geçmişte olduğu gibi bugün de gündemdeki yerini korumaktadır.
XV yüzyılın son çeyreğinde İnegöl’de inşa edilmiş olan İshak Paşa Külliyesi, yapıldığı devirde olduğu gibi bugün de şebir peyzajın¬da önemli bir yer oluşturur. Külliye cami, medrese, türbe ile günümüze ulaşmayan ban ve ahırdan müteşekkildir. Güney kuzey doğrultusunda aynı mihverde bulunan cami ve medrese ile ikisinin ortaklaşa kullandıkları şadırvanlı avlu, aynı yıllarda inşa edilmiş bulunan İstanbul Fatih Külliyesi’nde gelişmiş bir örneği görülen simetrik plan tipinin nadir örneklerindendir.
Klasik Osmanl
Bursalı bestekâr ûdî Burhan Durucu beyefendi, bestelediği eserleriyle kıymeti hâiz bir isimdir. Sanata bakış açısı ve mûsikî eğitimciliği hakkındaki titiz tavrı ile günümüzün önemli sanatçıları arasında yer almaktadır. Yaşadığı çağın müzik zevkini Klasik Türk mûsikîsine değişmeyen aksine bu mûsikînin tüm hususiyetleriyle yaşatılması konusunda bireysel çabasını durmaksızın sürdüren kimliği ile dikkat çekmektedir.
Bursa'nın yetiştirdiği, Türk mûsikîsinin icrâ edildiği mekânlarda büyüyen ve geleneğin taşıyıcı
Dr.Öğr.Üyesi ÖMER TÜRKMEN
el-Cevâhiru'l-Mütenâsira fî Ferşi Hurûfi'l-Kırââti'l-Aşri'l-Mütevatira
9789923797365
Daru İbn Hazm, Beyrut, 2023
503 A4
Kitapta Şâtibiyye - Dürre - Tayyibe tarikleriyle kıraat-ı aşerenin ferşiyyatı delilleriyle beraber ele alınmıştır. Şâtibiyye, Dürre ve Tayyibe’nin birbirlerinden infirad eden vecihleri ile her kıraatin münferid vecihlerinin işlenmiş olduğu bu ansiklopedik çalışmada ayrıca her sure sonunda Tayyibe’nin Şatıbiyye ve Dürre üzerine ziyadeleri ele alınmış dipnotlarda d
Ben aşkımı haykırdım, istiyorsan sen sakla,
Sen zalimi sevmemi yasaklarsın ne hakla?
Yasak beden içindir, ruhun hayal gücü var,
Hayalimde benimsin, elindeyse yasakla!
Mircevat Ahıskalı hakkında yazılan yazılarda kendisinin vatan şairi, Ahıskalıların milli şairi olarak bahsedilmektedir. Bir sohbet esnasında kendisine bir vatan şairi, bir milli şair olarak bu konudaki duygularını, düşüncelerini sorduğumda şairin verdiği ?İster halk şairi, ister halkımızın milli şairi, isterse de vatan şairi desinler, ben aşk
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve çerezleri nasıl kontrol edebileceğinizi öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.
Alışveriş Sepeti
