Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları 2deki yazıların bir kısmı Araştırmalar ve Belgelerden alınmış olmakla birlikte büyük bir kısmı 2000den sonra yazılmıştır. Prof. Dr. İnci Enginün çoğunu neşrettiği yazıların ilk çıktıkları yerleri belirtmiştir. Bu kitaptaki makaleler Enginünün ilgi alanlarının çeşitliliğini hemen göstermektedir. Yunus, Nasrettin Hoca ve bazı divan edebiyatı şairlerinin Tanzimat sonrası yazarların yorumlamalarıyla ilgili yazıları, edebiyat geleneğinin yeniyle bağlanışını göstermektedir. Cumh

1983 yılında Dergâh Yayınları arasında çıkmış olan Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları adlı kitap tükenince, 1991de ikinci baskı yapılmasına ihtiyaç duyulmuştu. 1991 baskısında yapılan değişikliklerle kitap, sonraki yıllarda defalarca yeni baskılarla okuyuculara ulaştırıldı. İlk baskıdaki değişiklikler sırasında Prof. Dr. İnci Enginün mukayeseli edebiyat araştırmalarını Mukayeseli Edebiyat kitabında toplamıştı. Bu tarihten sonraki yazdıklarının bir kısmını Araştırmalar ve Belgelerde topluca neşreden İnci Eng

Yeme-içme kültürüne dayalı mizahi edebiyat, klasik Arap nevâdirinin (anekdot koleksiyonlarının) en yoğun işlenen birkaç temasından biridir. Bu çalışma, başta Emevi ve Abbasi dönemleri olmak üzere, klasik dönem Arap sosyal yaşamında birer mizahi figür olarak görülen tiplerden obur, tufeyli, cimri, bedevi ve sarhoş karakterlerine ilişkin mizah malzemesini analitik bir yaklaşımla irdelemektedir. Açlıktan kıvranan bir adam, sazlı sözlü bir eğlence ortamına dâhil olmuştu. Bu mecliste bir de kadın şarkıcı vardı.

İnsan düşünürken, bilincin, düşünme sürecinin işletilmesine katkısı nedir? Düşünme süreci başlatıldığında, ulaşılacak sonuç belirlenmeksizin o sonuca nasıl ulaşılır? İçeriksizleşmiş teknik bir dilin yapısı, kendiliğinden yani o dili kullananın (bilincinin) etkisi olmadan insanı bir sonuca ulaştırabilir mi? Düşünme sürecine bilinçli olarak gerçekleştirilen tek müdahale, ulaşılacak sonucun belirlenmesidir. Ulaşılacak sonuç belirlenmeden düşünme süreci başlatılamaz. Tıpkı aktarılacak anlam belirlenmeden aktarı

Prof. Dr. Irène Melikof, 1995 yılında Fransızca olarak yayımlanmış olan bu kitabında Türk kültür ve tarihi üzerine araştırmalarından oluşturduğu bir seçme ve derleme ile, Destan, Edebî İncelemeler, Tarih ve Belgeler, Masal ana başlıkları altında yirmi yazısını bir araya toplamış bulunuyor: (Babek Hurremî ve Seyyid Battal, Dede Korkut Kitabı ve Gürcüler, Melik Danişmend ve Sivas´ın Alınışı, Ebu Müslim, Türk Destan Edebiyatı´nda Kerbelâ, Sarı Saltuk; Türk-İran Şiirinde Helva geleneği, Anadolu destan edebi

Tarih boyu kültürel mirasımız, damlalardan oluşan göl misâli, artarak gelişmiş ve zenginleşerek nesilden nesile intikal etmek suretiyle günümüze ulaşmış bulun-maktadır. Bu değerli mirasımızın bir halkasını da hiç şüphesiz yazma eserler teşkil et-mektedir. “Bizzat elle yazılan kitap” anlamına gelen yazma eserin, zamanla oluşarak gelişen bir termi-nolojisi bulun-maktadır. Her hangi bir araştırmacı veya okuyucu, yazma bir eseri tanımak, yeterince ve doğru bir şekilde ondan yararlanabilmek, muh-temel hata v

Eser ´Din Eğitimi ve Öğretiminde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri´ çalışma toplantısı notlarından oluşmaktadır. Değerler Eğitimi Merkezi´nin düzenlediği bilimsel toplantıların ilki olan bu çalışmada Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri sunulan 17 bildiri ve bunların müzakereleri ile değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme ilgili dersin ders programları, ders kitapları, öğretmenleri ve eğitim psikolojisine uygunluk açısından yapılmış ve Batı dünyasındaki din eğitimi uygulamalarına değinilmiştir. Bu çalış

Türk edebiyatında modern hikâye ve romanın ilk temsilcilerinden biri kabul edilen Ahmet Mithat Efendi, aynı zamanda edebiyatla ilgili hemen her konuda müstakil yazılar da kaleme almış, birçoğunu kendisinin başlattığı kalem münakaşaları içinde bulunmuş, romanlarının mukaddime-lerinde de görüş ve düşüncelerini açıklamıştır. Bütün bu yazıların bir araya getirilerek okuyucunun kolayca ulaşabileceği şekilde sunulması edebiyat tarihimiz açısından önemlidir. Bu yazıların, son yıllarda yeniden edebiyat dünyasının

Bir araştırmanın ilk şartı, o araştırma için gerekli metodu belirlemek, ikincisi de, tesbit edilen metodu geliştirebilmektedir. Metod tesbiti ve geliştirilmesi için gerekli malzemeyi, yer, zaman, maddî ve manevî çevre açısından değerlendirmek, bahis konusu malzemenin hangi gaye için kullanıldığını bilmek de elzemdir. Konumuz İslâmî Türk Edebiyatı olduğuna göre, bu konudaki edebî eserin kültür ve medeniyet dâiresi ile zaman dilimleri içindeki içtimaî, siyâsî ve edebî akımların değişme ve gelişme seyrinin göz

Grafiker Yayınlarının El Kitapları dizisi içinde yer alan Türk Dili El Kitabı´nda dil, diller ve Türkçe ile ilgili en son bilimsel veriler, anlaşılır bir biçimde okuyucuya sunulmaktadır. Türk Dili El Kitabı´nın hazırlanması aşamasında ele alınan temel konular; dil nedir, dillerin sınırları var mıdır, dil türleri, bazı diller diğerlerinden zengin olabilir mi, dili incelemenin yolları, dillerin sınıflandırılması, Türkçe´nin akrabaları, Altay dilleri teorisi, Türk Dünyası´nın sınırları, Türkçe´nin tarihsel dön

Çuvaşça´nın Türkiye Türkolojisindeki durumu, tarihsel gelişmesi ve bu alanda çalışmak isteyecek akademisyenler için bir başvuru kitabının olmayışı göz önüne alınarak, Grafiker Yayınları tarafından hazırlanan bu yayında, modern Çuvaşça´nın bugünkü görünümünün de betimlenmesi hedeflenmiştir. Yayının içeriğinde çok sayıda tablo kullanılmış olması, Çuvaşça ad ve eylem çekiminin ilk bakıştaki yabancı ve karmaşık görünümünün ürkütücü etkisini bir ölçüde azaltmaya çalışmak düşüncesinden kaynaklanmaktadır.

Makaleler 1, Grafiker Yayınlarının, Prof.Dr. Talat Tekin´in yüzelliden fazla yazısını bir araya getirmeyi amaçladığı dizinin Altayistik´le ilgili olanlarını içeren ilk cildidir. Türk-Çuvaş dilleri, Moğolca, Mançu-Tunguzca, Korece ve belki Japonca´yı da içine alan bir Altay dil ailesinin varlığını savunan Altay Dilleri Teorisinin Türkiye´deki en güçlü temsilcisi olan Talat Tekin, Altayca temel ses denkliklerini Türkiye Türkolojisine ilk kez tanıtmış olmanın yanı sıra, pek çok yeni örnekle, bu denkliklere ve

Macar kavim adlarının kökenleri konusunda ilk öneriler18. yüzyılda ileri sürülmüştür. O zamandan günümüze kadar Macaristan´da ve Macaristan dışında, Türkologlar ve tarihçiler, sürekli olarak konuyla ilgilenmişlerdir. Macar kavim adlarının kökeni meselesi, özellikle de Türkçe oldukları görüşü, Macar Türkolojisi ve tarihçiliği kadar Türkiye Türkolojisi ve tarihçiliğini de ilgilendirmesi gereken bir konudur. Türkoloji ve Türk tarihinin çeşitli alanlarına yönelik çalışmaları yayınlamayı ilke edinmiş Grafiker Ya

Tarihte Türk yerleşmelerinin en önemli bölgelerinden biri olan Balkanlar, günümüzde de Türk nüfus barındırmaya devam etmektedir. Başta Bulgaristan olmak üzere Yunanistan, Makedonya, Kosova, Romanya ve Moldavya´da yaşamaya devam eden Türkler, günümüzde de Türkçe´yi hem konuşma hem de yazı dili olarak kullanmayı sürdürmekte ve bu dille yazılmış edebi eserler üretmektedir. Grafiker Yayınları, Balkanlarda Türk Çocuk Şiiri Antolojisi çalışmasıyla bütünlük oluşturan bu eserle okuyucularına, bu ürünlerin çocuk hik

Avrupa´nın güneydoğusunda yer alan Balkanlar, tarihte Türk yerleşmelerinin de önemli bölgelerinden biri olmuştur. Özellikle Osmanlı yönetimi sırasında Balkanlar, devletin iki kanadından birini oluşturan yöredir. Bu yüzdendir ki bölgede daima Türk nüfusu olagelmiştir. Başta Bulgaristan olmak üzere Yunanistan, Makedonya, Kosova, Romanya ve Moldavya´da yaşamaya devam eden soydaşlarımız, tarihi birikimlerin etkisiyle başka kültürel faaliyetlerin yanında Türk edebiyatı ile de ilişkilerini sürdürmekte, buralarda