Çok eski zamanlardan beri insanoğlu, vahiy olmadan sade aklın rehberliğinde hayatını yönlendiremeyeceğini anlamıştı. Beşeri aklın misafiri olan vahiy, insanoğlu için birçok semavi hediye getirdi. İnsanlar tarih boyunca, kendi akıllarının yettiğiyle yetinip, vahyin aydınlığından kaçmaya başladığı zaman, gaflet ve dar görüşlülük tuzağına düşmüşlerdir. Aynı şekilde, akıl meş'alesini söndürüp, vahyi karşılamaya gittiği zaman da bağnazlık tuzağına düşmüşlerdir.

Elinizdeki bu kitapçık hayatımızın değişik safhalarında karşılaşabileceğimiz meselelerle ilgili kısa hadislerden oluşmaktadır. Amaç bu hadislerin ezberlenmesi ve gereğince amel edilmesidir. Ayrıca hadislerin önce eserin başında hadis ilmine ait bilinmesi gerek bazı bilgiler kısaca zikredilmiştir.

İkbal'in dizelerini okurken İslam itikadına aykırı ve iman çizgisinden dışarı taşmış gibi bir kanaat uyandıran sözlerinin tam tersine çok derin ve vecdli bir imanın, kabına sığmayan cezbenin bir eseri olduğunu diğer sözleri ve ifadeleri kanıtlar. M. İkbal, bizim M. Akifimize benzer. İslam aşkı, millet sevgisi, tenkidleri, teşvikleri ve coşkuları hep aynıdır. Akif, bir İslamcı şairdir, İman ve İslam şairidir. Ama M. İkbal gibi batı kültürü ile de yetişmiş değildi. İkbal batı kültürünü, felsefesini araştırmış

Al-Quran Al-Karim The Holy Quran (İngilizce Kuran)

HANIMLARA HADİSİ ŞERİF DERSLERİ kitabı daha önce yayımladığımız « Hanımlara Tefsir Dersleri » isimli eserin bir devamıdır. Ağırlıklı olarak kadın içerikli hadis-i şerifler seçilmiştir. Bu Nebevi buyrukları aile bireyleri kendi aralarında okuyabilecekleri gibi ; hanımlar da bi araya gelip beraberce okuyabilirler.

Şeyh Muhammed el Hazîn (k.s) henüz talebelik yaşlarında iken Allah'ın inayetine nail olmuşi Allah aşkı ve muhabbetiyle dolmuşi Allahîn keremine mazhar olmuştur. Genç yaşlarında zahiri ilimlerin yanında seyr-u sülukunutamamlamıi, visal makamına ulaşmıştır. Yazdığı kasideler makamımının büyüklüğünü dile getirmektedir. 19.yy. da yaşamış çok değerli bir şeyhimizdir.

Kur`an-ı Kerim`in Nüzulü sayesinde beşeriyet aleminin mazhar olduğu ulvi inkılabı düşünenler, Tefsir Tarihi`nin ehemmiyetini pek güzel taktir edebilirler. Şüphe yok ki, Kur`an-ı Azim`in ulvi hitabelerini anlamaya, yüksek belagatının, i`cazının incilasına vasıta olması cihetiyle en büyük fikri, ilmi ve felsefi tetebbulara, mütealalara saha olan Tefsir`in seyr-i ilmisini, inkişaf ve i`tilasını gösteren bir tarih, böyle pek yüksek, pek kıymetli bir mevki ihzara layıktır. Bu eser iki kısımdır. Birinci kısmı

Tesettür, İslami bir görevdir. Bu görev, zamanımızda devamlı ihmaller ve baskılarla tökezleyip hedefini bulamadı. Ne minberlerde, ne kürsülerde, ne de yetkili ve sorumluların toplantılarında yer buldu. Açıkların yangınıyla yanarken, şimdi de; hedefinden sapmış kapalıların yangını evimizi sardı. Her yer, çıplakların ve kapalı çıplakların gösteri mekanları oldu. İslamsal kapalı çıplaklar, ? yamuk pim? gibi avucumuza kaldı. Bu yamukluklar, rayına ve hedefine girmeyecek kadar büyüdü. Zina, suç olmaktan çıkartıl

Siret'in ilk konusu Resulullah (s.a.v) 'in hayatıdır. İkinci konusu Hz. Peygamber'le birlikte cihad eden Ashabının hayatıdır. Üçüncü konusu ise İslam'ın yeryüzünde yayılış tarihidir. Bizler Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e uymakla mükellefiz. Ona uyabilmemiz için Onun izinde gidebilmemiz ise ancak ve ancak onun siretini okumak ve hakkıyla anlamak ile mümkün olabilir. Eğer Siret-i Nebevi demek Hz. Peygamber'in kavl(ler)i fiil(ler)i, takrir(ler)i, vasıfları demekse tabiidir ki onun bütün bu husus

Öncelikle Kur'an-ı Kerim ve Paygamber Efendimiz (sav)'in sünneti insanlara en güzel nasihattir. Yani, sözün en hayırlısı Allah'ın kitabı, yolların en hayırlısı da Hz. Muhammed (sav)'in yoludur. Dinimizin bu iki ana kaynağından feyz alarak nice erdemli insanlar yetişmiştir. Asr-ı saadetten günümüze kadar İslam pınarından içen kıymetli alimlerin sözleri, petekten damla damla sızan bala benzer ki, bunlar ruhlarımıza tat verir. Bedenlerimiz yorulup zayıfladığı gibi ruhlarımız da yorulur. Düşündürücü ve hikmetli

Arapça öğretimi çeşitli üniversitelerin Edebiyat ve İlahiyat fakülteleri başta olmak üzere yüksek öğretim kurumlarında ve İmam-Hatip liselerinde yıllardır sürdürülmektedir. Son yıllarda Arapçaya ilgi giderek artmış, bundan dolayı ilköğretim ve liselerde seçmeli yabancı dil olarakda okutulması gündeme gelmiştir. Ayrıca Arapça özel dershane ve kurslarda talep edilen diller arasında önemli bir yere sahip olmuştur.

Peygamber Efendimizle başlayan iman yürüyüşü nesiller boyunca devam ede geldi. Her nesil bu dinin yaşanması ve bir sonraki nesle aktarılması için elinden gelen gayreti gösterdi. Böylece İslam, elden ele, dilden dile, gönülden gönüle bize kadar ulaştı. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Bir kimsenin hidayetine vesile olmak, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan daha hayırlıdır.