Allah Teâlâ tarafından hakkında ayrıntılı ve özel hüküm koyulmak yerine genel ilke ve amaçları belirlenmekle yetinilen mûsikîyi üretmenin (çalmak, söylemek) ve dinlemenin hükmü, İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren âlimler arasında tartışılmış, lehte ve aleyhte çok söz söylenmiş, fetva verilmiştir. Dinî ve dinî nitelikte olmayan türleriyle mûsikî hakkında Osmanlı şeyhülislâm ve müftüleri de kendilerine yöneltilen sorulara cevap/ fetva vermişlerdir. Bu çalışmada, Osmanlı fetvaları içerisinden mûsikî ile alaka

Dil bir milletin mantığıdır, dil bir milletin şarkısıdır. Geçmişi, hali, geleceğidir. Dil bir milletin ta kendisidir. Milletin olmadığı yerde dil de yoktur. İnsan canlı bir varlıksa, dil de canlı bir varlıktır. İnsanlar nasıl değişip gelişiyorlarsa, diller de öylece değişip gelişiyorlar. Bu bir tabiat kanunudur. Her dil mantığı, kendi zevki, kendi temayülleri ile yaşar. Dilin mantığı ve ruh hali bilinmedikçe doğru yolda olmaya imkan yoktur. Türkçe?yi iyi anlayabilmek için Türk milletinin tarihini, medeniye

Sırplar tarih boyunca yaşadıkları topraklarda hem kendi dindaşlarına hem de Müslümanlara zulmetmişlerdir. 1339'daki Kosova Savaşı, Doğu Avrupa'da İslam'ın yayılması açısından önemli bir dönüm noktası olmakla beraber, Sırp Ortodoks Hristiyanları tarafından da tarihlerindeki en hassas hadise olarak kabul edilmiştir. Sırp zulmünden kaçanlar, kendilerini Osmanlı barışına teslim ederek kurtulmaya çalışmışlardır. Sırpların 1990'da Boşnaklar'a karşı giriştikleri etnik-dini kökenli saldırılar, dünya kamuoyunun ilg

Her milletin kendine has tarihi ve kültürel değerleri vardır. Bir milleti diğerlerinden farklı kılan da sahip olduğu değerlerdir. Dünyanın en köklü ve en büyük milletlerinden olan Türkler, tarihi ve kültürel değerlerini, örf, adet, ve geleneklerini, dini inançlarını, dünden bugüne itina ile taşımışlardır. Fakat bu taşıma esnasında büyük tehlikelerle karşılaşmışlar, çeşitli badireler atlatmış ve bedeller ödemişlerdir. Zaman zaman tabii afetlerle mücadele etmişler, zaman zaman çevrelerindeki düşmanlarla sava

Orta Asyadaki Türk Cumhuriyetlerine yapilan seyahatlerde görülenler bir özeti olan kitapta bu Cumhuriyetlerde yasayan Türklerle ilgili simdiye kadar yazilan ve anlatilanlardan farli seyler bulacak ve müslüman Türklerin varliklarini kabul ettirmede verdikleri mücadeleye sahit olacaksiniz.

Osmanlı Devleti, yayıldığı coğrafya ve temsil ettiği dini kimlikle farklı milletlerin kültürlerinden etkilenmek durumunda kalmıştır. Diğer bilim dallarında olduğu gibi tarih ve tarih yazıcılığı alanında da çok dilliliğin tesiriyle Türkçe'nin yanısıra Arapça ve Farsça eserlerin kaleme alındığı zengin bir literatüre sahip olmuşlardır.

Din değiştirme bireylerin çeşitli nedenler dinsel yönelimlerinde değişimi içeren sancılı bir süreçtir. Bazı dönemlerde ise din değiştirme bireysel bir değişim olmanın ötesinde toplumlar için hukuki, sosyal, ekonomik sonuçları olan zorlu bir süreç haline gelebilmektedir. Bu çalışma genelde Osmanlı tarihinde özelde ise Tanzimat dönemi gibi pek çok alanda kırılmanın yaşandığı özel ve özellikli bir dönemde din değiştirmenin sebepleri, süreçleri ve sonuçlarını Osmanlı Arşiv belgeleri ışığında değerlendirilmiştir

Endülüs Müslümanları adıyla neşredilen kitabımızda, Müslümanların İber yarımadasını vatanlaştırmak için siyasi alanda verdikler yoğun ve çetin mücadeleyi genel hatlarıyla ve olay merkezli olarak ortaya koymaya çalışmıştık. Onun bir devamı olmak üzere, elinizdeki bu kitap ise, bu sefer aynı insanların medeniyet ve kültür alanlarındaki gayretleri ve bu gayretlerin neticesi olarak vücut bulan değişik alanlardaki kurumlar, eserleri ve izleri anlatılmaktadır.

Endülüs Tarihi'ne dair bu çalışmamızı, iki kitapçık halinde ele aldık. Birinci kitapçıkta, siyasi tarih üzerinde durduk; bunu yaparken teferruatta boğulmak yerine, önemli hadiseleri sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde ortaya koymaya gayret ettik. Yukarıda belirttiğimiz anlayış çerçevesinde, Endülüs müslümanlarının başarılarını ve başarısızlıklarını, sebepleriyle birlikte görmeye ve göstermeye çalıştık. ikinci kitapçıkta ise, Endülüs müslümanlarının medeniyet ve kültür alanlarında kaydettikleri gelişmeleri e

Hisbe, İslam'ın 'iyiliği emir kötülükten sakındırma' ilkesi doğrultusunda genel ahlak ve kamu düzenini koruma faaliyetidir. Bu faaliyet Hz. Peygamber döneminde başlamış olup zamanla Müslüman toplumun büyümesine paralel olarak gelişimini sürdürmüştür. Diğer Müslüman devletlerde olduğu gibi fetihle birlikte Endülüs'te hisbe faaliyeti başlamıştır. Endülüs Hisbe teşiklatı'nı yürütmekle görevli olan muhtesibin görev alanını pazarlar ve oralardaki her türlü faaliyet ile belediye hizmetlerinin denetimi ve genel ah

Bu eser, Türk ve Müslüman dostu Butler Johnstone tarafından kaleme alınmış ve 1876 yılında Oxford ve Londra'da basılmıştır. (The Turks: Their Characters, Manners and Institutions). Johnstone, Osmanlı devletinin çöktüğü, eski değerlerin sarsılmaya başladığı bir dönemde bile dünyaya fazilet dersi verecek dersi verecek kadar sağlam bir topluma sahip olduğumuzu dile getirmektedir. Yazar bu kitabında Türklerin ırk üstünlüğünden, necip kavminden söz etmiyor, o bedenden çok ruhla; şekilden çok muhteva ile ilgile

Türkiye için tarihi, kültürel, siyasi ve ekonomik açıdan çok önemli olan Orta Asya ile ilgili çalışmalar son on yılda artmış olmasına rağmen, yerinde gözlem ve alan araştırmasına dayanan eser sayısı çok azdır.Halbuki, bu yörenin kültürü genelde sözlü geleneğe sahiptir.Sözlü kültürün tespiti ise ancak yerinde gözlem ve alan araştırmalarıyla ünlüdür. Bu kitap bir alan araştırması olup, Kırgızlar'ın doğum,evlenme ve ölüm fenomenleriyle ilgili inanış ve geleneklerini konu edinmistir.

Mekânının cennet olduğuna inandığım babam merhum Ragıp Akyavaş hem ahlâkı ve ilmi ve hem de vatanperverliği ve milliyetperverliği ile her zaman gözlerimi kamaştırmıştır. O bir devrin son temsilcilerindendi. Yedi ceddinden İstanbullu ve hakikî bir İstanbul sevdâlısı idi.

Allah sevgisi ve Allah korkusu, insanı olgunluğa erdiren, onu her türlü kötülük ve haramlardan alıkoyan bir duygudur. Allah'ı seven insan, Allah'ın peygamberine tabi olur, onun gösterdiği yoldan yürür. Allah korkusunu yitiren insan nefsine, şeytana ve ahlaken kötü insanlara uyarak her türlü haram ve kötülüğü işleyebilir. İşte elinizdeki eser, Allah sevgisi ve Allah korkusunu, ayet ve hadisler perspektifinde ele almaktadır.

A . Ragıp Akyavaş, ilk tahsilini Şamda Saint-Vincent-de-Paul Fransız mektebinde yapmış, bilâhare İstanbul'da Soğukçeşme Askerî Rüşdiyesine devam etmiş, pederinin asker olması dolayısıyla tekrar Şam'a dönüp Şam Askerî İdadisine girmiştir. Daha sonra İstanbul'a gelerek Pangaltı Harbiyesi'nden mezun olmuş ve 1912 senesinde mülâzım rütbesiyle ordu saflarına katılmıştır. Balkan, Çanakkale, Süveyş Kanalı ve Romanya cephelerinde beş defa vurularak, kan dökerek düşmanla göğüs göğüse çarpışmıştır. A . Ragıp Akyavaş

İman, ahlak, dil-düşünce, kültür, edebiyat, sanat, ilim ve tarih cemiyetin yükselme kaynağıdır ve gelecek evvela bunlarla inşa edilir. Devleti idare edenlerin, hocaların, hakiki aydınların, velhasıl gençliğin mukadderatını ellerinde tutan herkesin bunlar olmadan başlayacak manevi bir çöküntünün ne kadar büyük ve milli şahsiyet kaybının ne kadar tehlikeli olacağını hiç hatırdan çıkarmadan tedbirler almaları, cemiyete bu şuuru kazandırmaları gerekir. Hepimizi yetiştiren bu Devlet'e, bu aziz millete, geçmişim