derken bir başka medeniyet (Azgın Medeniyet) ortaya çıktı ve hızla ilerlemeye başladı. Müslümanlar tarafından terk edilen gayret, mücadele ve akıl prensipleri Batı milletlerinin eline geçti. Müslümanlar böyle uyuşukluk içine girerken, Batılılar Müslümanların terk ettikleri gelişme prensiplerini uygulayarak daha çok ilerlemeye başladılar. Müslümanların kaybettikleri insanlık liderliğini yakalayana kadar ilerlediler ve sonra dünyanın en iyi, en verimli kısımlarını entrikalarla ele geçirdiler. Onların düşünce

Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti Bir kitap adı için oldukça ilgi çekici bir isim, bir Müslüman için ise, acı mânâlar içeren bir ifade İslâm dünyasının gerilemesinin en büyük sebeplerinden birinin Batı özentisi olduğu son yıllarda daha da iyi anlaşılmaktadır. Başta Araplar olmak üzere İslâm âleminin, bir tarafta pejmürde, diğer tarafta da şatafatlı ve debdebeli bir hayat sürmeleri bu durumu sarahatle ortaya koymaktadır. Ayrıca Müslümanların 600 küsür yıl hamiliğini yapmış Türklerin de Jön Tü

Bu çalışmada düşünce tarihimizin mühim sîmâlarından İbn Sînâ, Gazzâlî ve İbn Rüşd'ün ahiret hayatının nasıllığı ve ölüm sonrasında insanı nelerin beklediğine dair görüşleri kaynaklara inilerek incelenmiştir. Mezkûr düşünürlerin ahiret konusunda hangi esaslara dayanarak neler düşünmüş oldukları, ne tür tezler geliştirdikleri bizler için önemlidir. İnsan ve ölüm nedir, bir inanç olarak ahiret hayatından ne kastedilir, konuya dair dinî veriler nasıl anlaşılır, ölüm sonrası hayat ruhanî midir yoksa beden-ruh il

Aşk; Onu bilmektir. Onu sevmektir. Onu tanımaktır. Onu solumaktır. Onu anmaktır. Onu anlamaktır. Onu yaşamaktır. Aşk; Onu örnek almaktır. Onu hayata taşımaktır. Aşk; Onun rahmet kıblegâhını bulmaktır. Onun yedieminine tutunmaktır. Onun hayatını hayatımıza uygulamaktır. Onun iman ummanına dalmaktır. Aşk; Ona bağlanmaktır. Ona tutulmaktır. Aşk; Onun yatağına Ali gibi korkusuzca girebilmektir. Onun Levh-i Mahfuzdaki ismini Âdem gibi okumaktır.

Bu kitap, bilgi arayan ve aydınlanmak isteyenleri, özellikle Arapça, Farsça ve Urdu dillerini bilmeyen Avrupa halklarını İslâm konusunda yanlış bilgilerle beslenmiş olanları, bilgilendirmek, aydınlatmak ve bu konuda yazılmış olan eserlere bir ilave eser kazandırmak için yazılmıştır. Bu insanlar, asırlardır bir aldanma içerisindedir ve bu yeni inanç konusundaki fikirleri gülünç ve anlamsızdır. Bazı Avrupalı yazarlar, İslâm O'nun prensipleri ve tarihi konusunda kasıtlı olarak son derece yalan hikâyeler uydurm

Bütün ilimlerin kapısı olarak Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından övgüyle bahsedilen Hz. Ali (r.a.)ın yazdığı bu eserde, yöneticilere öğüt ve tavsiye niteliğinde ciddi mesajlar vardır. Bu eser, her ne kadar devlet adamlarını muhatap alıyor gibi görünse de, toplumun en küçük birimi olan ailenin reisinden, idarecilere ve bürokratlara kadar insan yönetimine talip olan, sorumluluk üstlenen herkesin ve her kesimin faydalanacağı çok önemli bir bilgi hazinesidir. Hz. Ali (r.a.)ın Mısıra vali olarak atadığı Malik b

Müslümanın hayatının özü ve her sözü, Yüce Allahın hatırını ve rızasını içermektedir. Dünya ve ahiret hayatı için Müslümanın kimliğini belirleyen cümle; La ilahe illallah, Muhammed Rasulüllahtır. Müslümanlık; hayat sahnesinde, bu sözdeki işaretlere uyulmasını ve yaşanmasını gerekli kılar. Öyleyse hayat nasıl yaşanmalıdır? Sorusunun cevabı olarak da: - Yüce Allahın şu sözünü hatırlatırız; Ey iman edenler! Allahtan, Ona yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.( Al-i İmran, 3/102 ) - Sevgi

Cami; ibadet, ilim ve fikir merkezi, manevi soluğun alındığı sıcak mekanlar. Cami; devlet ile milletin kaynaştığı, omuzların birbirine değdiği birlik yuvası. Cami; sınıf farklılıklarının yok olduğu, fakirin zenginle, işçinin işverenle, yönetenin yönetilenle, yabancının yerliyle bir araya geldiği İnsanlık evi. Cami; kentlerin kalbi, Tevhidin merkezi İmam; huzuru, barışı, sevgiyi, hoşgörüyü yöneten önder, lider

Sosyal dayanışma ve yardımlaşma, sömürülmemek, fakirleşmemek ve yoksulluğa mahkum olmamak için Kur`ân`ın, üzerinde ısrarla durduğu bir kavramdır. Bu kavramı canlandırmak, çağımızın şartlarınıda göz önüne alarak, daha teferruatlı hale getirmek, insanlar için bir mecburiyettir. Bu gün globalleşme, bir tür kapital ve patronlar diktatörlüğü çizgisinde yürümektedir. Bu sistem, kârı ana değer tüketimi adeta ibadet, insanı ise bir eşya gibi görmektedir. Bu yüzden vahşi kapitalizmin etkilemediği hemen hemen hiç bir

Şüphesiz insanı en iyi tanıyan, en iyi bilen, bütün hal ve hareketlerini kontrol eden, Allah Teâlâ´dır. Çünkü insan, Allah Teâlâ´nın eseridir. Allah Teâlâ´nın sanatı, kudreti, celâl ve azameti maddeten küçük fakat manen dünyalar kadar geniş olan insanın zatında tecelli etmektedir. Bu çerçevede düşünüldüğünde, kadını en iyi tanımanın ve en iyi tarif etmenin ancak Kur´ân´ın beyanları ile mümkün olacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Yaratılışta, üreme ve çoğalmada hayatın merkezinde olan kadın, tarih boyu hep

Bir nükte ya da hikmetli bir söz, insanın hayatını, düşünce ufkunu, zihniyetini ve olaylara bakışını değiştirip farklı pencereden değerlendirme ufku açabilir. Nükteli sözlere ve latifelere -bir yandan insanı tebessüm ettirirken öte yandan anlatılan olaydan ibret almayı ve gerçekleri öğrenmeyi sağlaması yönüyle- faydalı bir eğlence türü denebilir. Şakayı huy edinerek, başkaları tarafından övülen şeylerin aleyhinde bulunup onları hicvetmek, başkalarını kınayıp kötüleyerek onlarla alay etmek, Allah katında ve

Ezansız namazların hüznünü yaşayan âlimlerimizin anılarıyla birlikte bu çağrıyı yakından tanımak ister misiniz?Ezan; Kişiye, aileye, topluma, ümmete, insanlığa, huzur, barış ve mutluluk getiren ilahi muradı hatırlatan davettir.Ezan; Dünyanın dört bir yanında Allah´ın birliğini ve büyüklüğünü anbean yaşatan en güzel çağrıdır.Efendimizin (s.a.v.) Risaletini haykıran bu kutlu çağrı tüm coğrafyalarda bir rahmet sığınağı gibidir.Bu nedenle ezan:Ezan Duadır, Fazilettir, İbadettir, Ezan Zikirdir, Nurdur, Namazdır,

Hz. Peygamber (s.a.v.), 14 asır önce insanlık değerlerinin ayaklar altında çiğnendiği bir toplumda dünyaya geldi. Kırk yaşına kadar onlarla birlikte yaşadı. Yirmi üç yıllık peygamberlik döneminde, içinde yaşadığı bu toplumu, dünya tarihinin örnek toplumu haline getirdi. Hz. Peygamber (s.a.v.)in hayat tarzı, insan hayatının her yönünü ve alanını kuşatan bir özelliğe sahiptir. Onun hayatı, apaçık bir kitap gibidir. Herkes, kendi iman, ahlâk ve kültür seviyesine göre Onu okuyacak, anlayacak, uygulayacak ve On

İki türlü siyaset vardır. 1- Zulüm ve işkenceye dayalı siyaset 2- Adaleti emreden, insanı yaşatan ve ayakta tutan siyaset Adaletle yürütülen siyaset tarzında en iyi vazifeyi yapmak için çok önemli tedbirler almak gerekir. Zulüme dayanan siyasete karşı, hakkı tavsiye etmek ve uygulamak siyasetçinin ve idarecinin işidir. Bu eserde siyaset nedir? Nasıl yapılmalıdır? Liderde aranan vasıflar nelerdir? İdarecilerle idare edilenler arasındaki münasebetler nasıl olmalıdır? Devletin temelini teşkil eden esaslar nele

Eski bir kuralı her hastalığın çaresi, o hastalığın görüldüğü çevrededir der. Bu kural bedenî hastalıklar için geçerli olmayabilir. Ancak, ruhî ve sosyal hastalıklar için tamamen doğrudur. Bu eserde, İslamın üstün bir toplum olabilmek için ortaya koyduğu ana prensipleri, aile binasının üzerinde kurulduğu temelleri, aile arasındaki bağlılık kurallarını, karı-koca hukukunu ailenin kendi içerisindeki dayanışmasını aile bireylerinin miras hukukunu, akrabalar arasındaki nafaka ve zekat müesseselerini en ince det

Bu eser tamamen Kur’ân ve Sünnete dayalı bir çalışmadır. Müslümanım diyen herkes hayatını bu iki temele dayandırmalıdır. Çünkü İslam, İnsan var olduğu sürece var olduğu müddetçe devam edecektir. İnsan ise, her çağda İslam’a ihtiyaç duyacak, her türlü problemini de onunla çözecektir. Kitabın yazarı M.Abdullah Draz, doğuyu ve batıyı iyi bilen yüksek bir kültür seviyesine sahiptir. Ele aldığı konuları mukayeseli ve realist tarzda işler. Dolayısı ile İslam’ın üstünlüğünü iyi kavrar ve kavratmaya çalışır. Soruml

Cahiliyye Araplarından bazılarının, Muhammed adında bir Peygamberin doğacağını bildiklerinden, ileride Peygamber olabilir ümidiyle çocuklarına Muhammed ismi koyduğunu Arap âdeti gereği, dedesi Abdülmuttalib tarafından doğumunun 7. günü sünnet ettirildiğini Yedi yaşında bir göz hastalığına tutulduğunu, Hıristiyan bir tabibin hazırladığı ilaçla iyileştiğini Bir keresinde deve üzerinde iken vahy geldiğini, oluşan ağırlığın etkisiyle devenin bacaklarının neredeyse kırılacak hale geldiğini... Amcası Hakem bin Eb

Çağımızın insanı, varoluşunu sorgulayıp duruyor. Oysa varoluşumuz bize hayatı, hayat ise ölümü hatırlatmaktadır. Hayat ve ölüm nedir?, Hayat ve ölüm niçin vardır? Pek çok kişi bu ve benzeri sorulara kendi açısından cevaplar bulup, yorumlar yapmaya çalışmıştır. Aslında ölüm ve hayat, tüm canlı varlıkları ilgilendirmekle beraber insanlar için daha bir anlamlıdır. Çünkü diğer varlıklardan farklı olarak insan, ölümünden sonra yaşamı boyunca yaptıklarının hesabını vermekle karşı karşıya kalacaktır. Ne haya

Referanssı İslam olan Liderin ve idarecini, sevk ve idaredeki davranışı nasıl olmalıdır ve özelliği nelerdir? Bu kitap ; bi4 çok önemli konuları ele almakta müslümanların kafalarını meşgul eden İslam idarecisinin vasıflarını ve davranışlarını açıkça ortaya koymaktadır. Üç ana bölümden oluşab bu eserin; birinci bölümü Hz.Ali(R.A) nin devlet adamlarına öğütleri ile halife olduğu dönemde mısır valiliğine tayin ettiği Malik bin El Haris el Eşter`e verdiği talimatlardır. Bu talimatnameyi en küçük dernek yönetici