İslâm felsefesinin İslam ümmeti için yeniden nihâî bir yorum ve bu yaratıcı ümmetin çağlar boyunca ilerlemesinde itici bir güç olduğu hususunda en ufak bir şüphe yoktur. Kuşkusuz İslâm felsefesi müslümanların hayatlarının bir cevheri, gelişmelerinin bir aynası olduğu gibi toplumlarının batının da bulunan üzüntülerin ve emellerin de bir yansımasıdır. Bu felsefe metafizik, tabiat, ahlak ve siyaset gibi bir çok konuda geniş alanları içine almış ve çeşitli ufukları kapsamıştır. Onu diger toplumlardan ve medeniy

İslâm felsefesinin İslam ümmeti için yeniden nihâî bir yorum ve bu yaratıcı ümmetin çağlar boyunca ilerlemesinde itici bir güç olduğu hususunda en ufak bir şüphe yoktur. Kuşkusuz İslâm felsefesi müslümanların hayatlarının bir cevheri, gelişmelerinin bir aynası olduğu gibi toplumlarının batının da bulunan üzüntülerin ve emellerin de bir yansımasıdır. Bu felsefe metafizik, tabiat, ahlak ve siyaset gibi bir çok konuda geniş alanları içine almış ve çeşitli ufukları kapsamıştır. Onu diger toplumlardan ve medeniy

İslâm Bilim Tarihi ve Felsefesi isimli bu eserde yer alan makaleler, İslâm Dünyasında hicrî 3. asırdan itibaren geliştirilen farklı ilimlerin ardındaki ilkeleri ve İslâmî eğitimin farklı şubeleriyle alâkalı olarak bilimin yerini ele almaktadırlar. Profesör Osman Bakar, İslâm Bilimini tarif ederken, bu ilimlerin organik olarak İslâmın temel öğretileriyle nasıl alâkalı olduklarını göstermektedir. İslâm Bilim Tarihi ve Felsefesi, tüm tabiî ve riyâzî ilimleri kapsayarak İslâm Biliminin modern bilimle olan ortak

René Guénon din ve kutsal bağlamında yaptığı çalışmaları ve bu alanda sunduğu özgün perspektifi ile son yüzyılın düşünce tarihinde kalıcı etkileri olan bir düşünürdür. Onun metafizik, doğu, batı, temaşa, simgeselin işlevi, bâtınî gelenek gibi terimler etrafındaki görüşleri çeşitli tartışmaları da başlatmıştır. Bu kitap, bazı Guénoncu terimlerin okurca algılanmasının önündeki zorlukların farkında olarak, bu terimlerle ilgili özellikle Katolik çevredeki tartışmalara göndermeler de içerir tarzda Guénon´un bazı

Temel Yeşilyurt´un derleyip dilimize aktardığı makalelerden oluşan Dinî Bilginin İmkânı adlı eser dinî bilginin anlamı ve temellendirilmesi için bir adım atmayı hedefliyor. Bilgi denilince, öncelikle deneysel ve pozitivist bilgiyi anlayan ve böyle anlaşılmasını dayatan modern yaklaşımlar karşısında dinî bilginin dayanaklarını önemli din felsefecilerinin makaleleri ışığında yeniden ele alıyor. Böylece dinî bilginin, kendisini tehdit ettiği varsayılan pozitivist, rasyonalist vb diğer biliş türleri karşısında

Gerçek felsefe, evrende fennin gördüğü şeyden daha derin birşey görür. Gerçek felsefe, fenlerin konusu olan olaylardan öteye geçerek, daha derinlere, gerçeğin kalbine varana kadar öze doğru iner... Felsefe tarihi, insan düşüncelerinin çeşitli görüntülere bürünebilen tablolarıdır. Bundaki zıtlıklar görüntüdedir. Hepsi de mutlak hakikatı arar. Bu küçük kitap felsefeye yeni başlayacaklar için olup felsefe çalışmalarında onlar için giriş görevini üstlenmektedir.

Onuncu yüzyılda yaşamış bir felsefe cemiyeti olarak İhvân-ı Safâ topluluğu, geride 52 risâle bırakmışlardır. Resâil-u İhvân-ı Safâ ismiyle bilinen bu eser, yüzyıllardır İslâm dünyasının kütüphanelerinde bulunmakta ve okunmaktadır. Bu çalışma İhvân-ı Safânın telif ettiği bu risâleleri yakından ele almaktadır. Kitabın birinci bölümünde bahsi geçen risâleler hakkında kapsamlı malumat verilmektedir. İkinci bölümünde ise sayılar, matematik, aritmetik ve geometrinin bir anlamda metafiziği yapılarak, İhvân-ı Safân

Bu kitap, Hasan el-Basri gibi önemli bir şahsiyetle ilgili dilimizde çok az eserin bulunmasının doğurduğu boşluğun kapatılması yolunda bir adım niteliğinde. İslâm Tarihinde, Hasan el Basri kadar çok farklı akımlarca ve anlayışlarca sahiplenilmiş bir isim çok azdır. O bir yandan tassavvuf ehli tarafından bir üstad kabul edilirken öte yandan sünnî ve hatta mutezile kelâmcıları tarafından da bir önder sayılmıştır. Bu eser bir yandan Hasan Basri´nin hayatı ve şahsî macerasının bir özetini içerirken, ağırlıklı o

Bir filozof ve şair olarak son yüzyılın en büyük zekâlarından biri olan İkbal, modern dönemde İslâm düşüncesinin karşılaştığı problemlere bir çözüm yolu ortaya koymak için çabalamış; İslâm´da dinî düşüncenin yeniden inşası için bir iskelet oluşturmaya çalışmıştır. İkbal bunu şöyle dile getirir: Ben İslâm´ın bazı temel fikirleri üzerinde en azından insanlığa bir mesaj olarak İslâm´ı doğru anlamak ve ayrıca daha ileri seviyede müzakereler için bir tür zemin oluşturmak amacıyla ve yardımcı olur ümidiyle felsef

Modernliğin sözde meşruluğunun ötesine uzanıp baktığımızda, şimdi modern boyayla boyanmış birçok düşüncenin çok daha farklı kaynaklardan, daha kadim kaynaklardan süzülüp geldiğini görebiliriz. Varlık Zinciri, okuyucuyu işte bu açıdan hayli sarsacak bir eser. Köklerini Platon´da bulan, daha sonra Neoplatonistler ve Skolastikler aracılığıyla Orta Çağlar ve modern çağların ilk dönemlerinin felsefesine ve teolojisine damgasını vurmuş bir düşüncenin izini sürüyor. Kitabın en dikkat çekici yönü, Batılı Tanrı anla

Heidegger, kuşkusuz yirminci yüzyılın en büyük düşünürlerinden biriydi. Varlık ve Zaman adlı eseriyle açtığı çığır, teolojiden fenomenolojiye, hermeneutikten toplum bilimlerine kadar geniş bir alanda etkisini hissettirdi ve felsefî düşüncede de önemli bir dönüşüm yaşanmasına yol açtı. Hâlen Heidegger´in açtığı yol, günümüzde bir çok düşünüre ilham vermektedir. Heidegger´e ilişkin iddalardan biri de onun aslında felsefeden çok teolojiye yakın durduğu iddasıdır. Heidegger ve Teoloji derlemesi, çağımızın bu ön

İslâm düşünce geleneği içindeki dikkat çekici ve etkileyici akımlardan biri olan Mutezile, akla ve insan iradesinin bağımsızlığına yaptığı vurguyla tanınan bir çok düşünür yetiştirmiştir. Bu düşünürler içinde Nazzam, Cahız, Kadı Abdülcebbar gibi bugün artık dünyanın her yerinden birçok araştırmacının ilgisini çeken isimler bulunmaktadır. Mutezile´ye toplu bir bakış imkanı da veren elinizdeki kitap, Mutezile´den onlarca düşünürün fikrî mirasından, onların temel bakış açılarını yansıtan aforizmaların derlenme