Abdullah b. Ravâha, Cahiliye ve İslâm dönemlerinde yaşamış muhadram şairlerdendir. Abdullah b. Ravâha ismi daha çok II. Akabe Biatı’ndan sonra gelişen olaylarla birlikte anılmaktadır. Nitekim Allah Resûlü ile karşılaştığı günden itibaren hicretin VIII. yılında Bizanslılarla Müslümanlar arasında meydana gelen Mu’te Gazvesi’nde şehit düştüğü son ana kadar Allah Resûlü’ne hemen her aşamada eşlik etmiş ve düşman karşısında kılıçla olduğu kadar söylediği şiirlerle de Allah Resûlü’nü savunmuştur. Dünyaya meyletme

Sen ve Hayat, yarım asırlık ömrümün son otuz üç yılında kaleme aldığım şiirlerden ellisini içeren ilk şiir kitabımdır. Şiirlerin pek çoğunda hayat, ömür, can vb. kavramların kilit rol oynaması, kitaba bu ismi vermemin temel sebebidir. Bu bağlamda öncelikli amacım ise “sen” diyerek bu şiirleri okuyana, “hayat” ifadesiyle de okurların sevdiklerine atıf yapabilmektir. Bu yönüyle Sen ve Hayat; hem mecazi hem hakiki aşkın, seven ile sevilenin, yaşayan ile yaşam kaynağının yani “sen ve hayat”ın mısralara gizlenmi

YAZARLAR Alpay İğci Atıf Akgün Erol Sakallı Ertuğrul Karakuş Ferah Türker İlter Mehmet Yasin Kaya Mehtap Solak Sağlam Murat Özşahin Muvaffak Duranlı Niyare Kurtbilal - Önder Sezer Sinan Güzel Şima Doğan Balcı Tugba Gönel Sönmez Vildan Koçoğlu Gündoğdu 2020 yılında hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin yüzüncü yaşına hem de geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza bir armağan da Türk dünyasından olsun diyerek elinizdeki kitabın birinci cildini çıkarmıştık. Birinci ciltte sadece 1991'de Sovyet

Önsöz yazmadan, bir an önce gönül evlerinizde şiircik kuşlarımı uçurmak istiyorum. Şiirlerimin ekseriyetinin ana teması aşk olsa da; belli başlı yerlere serpiştirdiğim, herhangi bir insanın normal yaşantısından yakarışlar ve yavuz bir dille yazılmış vatanperver şiirler de mevcut. Örneğin, ilk şiirciğim onlardan biriyle başlıyor. Bu hem yazarın okuru hem de okurun yazarı seçebilmesi için önemli bir kıstas diye düşündüm. KUŞLARA ACI Başında essin deli rüzgar. Gönlün yine dalga dalga. Fırtınalar kopsun sa

Yine de Sen... İmam-Hatiplim 1- YİNE DE SEN. İMAM-HATİPLİM - Elektro Gitar versiyonu 2- YİNE DE SEN. İMAM-HATİPLİM - Bağlama versiyonu 3- YİNE DE SEN. İMAM-HATİPLİM - Elektro Gitar Enstrumantal 4- YİNE DE SEN. İMAM-HATİPLİM - Bağlama Enstrumantal 5- YİNE DE SEN. İMAM-HATİPLİM - Elektro Gitar Playback Marş 6- YİNE DE SEN. İMAM-HATİPLİM - Bağlama Playback Marş 7- YİNE DE SEN. İMAM-HATİPLİM - Zil Müziği - Bağlama versiyonu 8- YİNE DE SEN. İMAM-HATİPLİM - Zil Müziği - Piyano versiyonu 9- YİNE DE SEN. İ

2000’li yıllardan sonra “Arapların divanı” haline gelen romanda güçlü duygu, “bentleri aşma” arzusudur. Kalemler, “gelenekle hesaplaşma” içinde cesur; kokuşmuş olduğuna inanılan bir toplumun üzerindeki örf perdesi altında yaşanan rezaletleri ortaya çıkarma amaçlıdır; pervasızdır. Yazarının içsel dünyasında kendi toplumunda gördüğü belki de bizzat yaşadığı baskılar karşısında yıllardır beslediği, biriktirdiği derin ve güçlü bir “öfkenin parlaması”dır. Bu romanların hemen hepsine damgasını vuran ve kendini

Kültür ve edebiyat... Birbirini tamamlayan bu iki unsur, bir toplumun var oluşu demektir. Çünkü bir toplumun, geçmişten günümüze dek ürettiği ve gelecek nesillere aktardığı her türlü maddi ve manevi özellikleri bulunan her şey kültürdür. Yani bir toplumun var oluşundan itibaren o toplumun kültürü de başlar ve tarih sahnesinde yoğrula yoğrula, zaman süzgecinden süzüle süzüle, süzüldükçe de hem maddi hem de manevi daha da zenginleşerek, kendine has düşünce ve ifade ediş tarzı ile günümüze kadar ulaşır. Edebi

Tek bir çiçekte değil, her çiçekte bin bir öz,Sanmayın yabancıdır, arı da öz gül de öz. Az söz anlamlı olur, her bir kelam bir inci,Sözler hazinesinde değeri hep birinci. Düşünüp söyle oğul, dikkat et her sözüne,Söz var yerle bir eder, ya götürür söz üne! Evladına ilim ver, atlas serme altına,Hüner yoksa faydasız, istersen göm altına! Kim demiş yerkürede, gezmekle biter yollar,Bir yolu bitirirsin, diğer bir yola yollar. Eğer ceylan güvenip, dost olursa sırtlana,Bir ömür yük edine, tehlikeyi sırtlana!

Şimdi sokağımın çocuklarıEn güzel şarkılarını göğe bağışlıyorlar..Çünkü göğe bağışladıkları en güzel şarkılarDüşlerini yıkayan yağmur olarak yağıyorlar. Ben seni en çokSokağıma çizdiğim umutlarda büyüttümKah gök mavisi bir dumanVe kızıl gün batımlarına çalanUfuk batımı renklerBen seni bir çobanınTitreyen ellerinde üşüttümGörmedin dağınıktı gökyüzüDeniz mavisiydi belki. Herkes ketum kalır diye değil,Herkes yetim kalır diye de değilHerkes aldanır kalır diyeVe sağırVe sabır dağılır diyeBu çocuğun şakağında bu

Yunus Emre'yi anlamak demek, bir medeniyeti ve onun temel dinamiklerini anlamak demektir. Müslüman Türk milletinin İslâm Medeniyetini nasıl okuduğu, onun ilke ve esaslarını, inanç olarak, ahlâk olarak, kültür ve medeniyet unsuru olarak kendisine nasıl mal ettiğini, nasıl derûnîleştiridiğini Yunus Emre'nin diliyle ifâde edilişini anlamak demektir. Bunun içindir ki, Yunus Emre ismi, beraberinde İslâm'ın insanlığa armağan ettiği Medeniyeti çağrıştırmaktadır. Yunus Emre'nin şiirleri İslam Kütür ve Medeniyetinin

İnsanların çok olduğu yerler üzer beni Dayanamam Çok konuşulur oralarda Herkes avazı çıktığı kadar anlatır Ama kimse dinlemez kimseyi İstemez kimse dinlemeyi Bir diğerini Herkes sadece konuşur Konuşur ve güler Ben ise üzülürüm Mira da üzülür Ağlarız bir süre Elini omzuma atar Mira Ve gideriz birlikte Uzaklara..

Ancak benim içimdeki Sıra dağlarımda olur sanırdım, Patlamaya meyilli volkanların... Bir ben farklıyım, Söylenirim yine! Her zaman tekerleme gibi, Tekrarlarım; Magmaya benzettiğim, Ateşli tutkucuklarımı... Adını da buradan koydum üstelik! Sonra tavan yapar olduğunda, Uslu durmak mı? Asla! Heyecanım bedenimden fışkırır... Çanak - çanak olur yüreğim, Lavlarımın, Fokur - fokur, fokurdadığı anda.

Fani Nakışlar adından da görüldüğü gibi geçici güzellikler... İnsanlar çoğu zaman geçici, sahte güzelliklere kendini kaptırır, dünya malı karşısında hırsına yenik düşer ve asıl kalıcı güzelliklerden mahrum kalırlar. Yani nefsinin esiri olur, insani güzellikleri düşünemez, iyilik, yardımlaşma, mütevazılık gibi güzellikleri kalbine nakşedemeyince, faninin nakışlarıyla gerçek güzellikleri birbirinden ayırt edemezler. İşte elinizdeki bu kitap sadece bir konuya münhasır olmayıp çeşitli konular içermektedir. Bun

Bir ah çektim, koca dünya sarsıldı, Çarkıfelek durdu, saymadı zaman. İniltim ulaştı arşı alaya, Çok candan değerli, değersiz saman. Haksızlık güç geldi, dayanmaz kalkan, Haykıran kalbimdir, değildir volkan, Yüreğimde feryat, gözlerimde kan, Karışmış sahneler, dünya toz duman.

Ben aşkımı haykırdım, istiyorsan sen sakla, Sen zalimi sevmemi yasaklarsın ne hakla? Yasak beden içindir, ruhun hayal gücü var, Hayalimde benimsin, elindeyse yasakla! Mircevat Ahıskalı hakkında yazılan yazılarda kendisinin vatan şairi, Ahıskalıların milli şairi olarak bahsedilmektedir. Bir sohbet esnasında kendisine bir vatan şairi, bir milli şair olarak bu konudaki duygularını, düşüncelerini sorduğumda şairin verdiği ?İster halk şairi, ister halkımızın milli şairi, isterse de vatan şairi desinler, ben aşk