Bu çalışmada Din Eğitimi Bilimi farklı boyutlarıyla, hem evrensel bilimsel birikimden hem de İslâmî geleneğin, özellikle de Türkiye'nin bu alandaki teorik ve pratik birikiminden yararlanılarak ele alındı. Millî olanın, evrensel bir bakışla ele alınıp değerlendirilmesine çalışıldı; Millî olanın, kendi kalarak evrensel nitelik kazanmasının yolları araştırıldı. Bu kapsamda özellikle Cumhuriyet dönemi eğitim, din ve din eğitimi olgusu Din Eğitimi Biliminin oluşum ve gelişim sürecini ortaya koyma bağlamında değe

İmamu'l-Haremeyn, Kelam alanında birçok eser yazmıştır. Bunların en bilinenleri: eş-Şamil fi Usuli'd-Din, el-İrşad ila Kavadi'il - Edille fi Usli'l-İtikad, el-Akidetü'n-Nizamiyye isimli kitaplarıdır. Bizim çevirisini yapmaya çalıştığımız elinizdeki Lüma'u'l-Edille fi kavaidi Akaidi Ehl-i sünne ve'l Cema'a isimli eseri, onun adı geçen kitaplarının adeta kısa bir özeti mahiyetinde olduğundan, önemli bir eserdir. Cüveyni bu eserinde özellikle Mu'tezile ve diğer batıl fırkalarla, Ehl-i Sünnet'in arasında ihtila

Tanzimat Dönemi Türk edebiyatının yetiştirdiği önemli aydınlardan biri olan ve manzum mensur pek çok eseri bulunan İbnülkâmil Mehmed Abdurrahman, dönemin ihtiyaçlarından biri olarak gördüğü belâgat sahasına katkı sunmak amacıyla Belâgat-ı Osmâniyye adlı eserini kaleme almıştır. İbnülkâmil Mehmed Abdurrahman'ın bu eseriyle asırlar öncesine dayanan belâgat geleneğinden yararlandığı ve belâgatin temel hususlarını özetleyip basitleştirerek bu türe yaygınlık kazandırma niyetinde olduğu açıktır. Bu amaçla eseri m

Bu çalışmada Din Eğitimi Bilimi farklı boyutlarıyla, hem evrensel bilimsel birikimden hem de İslâmî geleneğin, özellikle de Türkiye'nin bu alandaki teorik ve pratik birikiminden yararlanılarak ele alındı. Millî olanın, evrensel bir bakışla ele alınıp değerlendirilmesine çalışıldı; Millî olanın, kendi kalarak evrensel nitelik kazanmasının yolları araştırıldı. Bu kapsamda özellikle Cumhuriyet dönemi eğitim, din ve din eğitimi olgusu Din Eğitimi Biliminin oluşum ve gelişim sürecini ortaya koyma bağlamında değe

Fıkıh usulü, ınevcut fıkhî hükümlerin sahabe döneminden itibaren nasıl çıkarıldığıyla ve -kimilerine göre- nasıl çıkarılacağıyla ilgili olması sebebiyle daha çok fıkıhla irtibatlı olarak düşünülmüştür ve fıkhın usulü olarak algılanmıştır. Bu algı büyük ölçüde doğru olmakla birlikle, fıkıh usulünün merkezi rolünü ve önemini biraz azaltmaktadır. Aşağıda açıklanacağı üzere eğer fıkıh usulünün temel işlevinin Hz. Peygamber'den sahabe kanalıyla intikal eden 'sahih anlam'ın temellendirilmesi olduğunu ve bu sahib