Osman Koca; roman, öykü, inceleme, çeviri, deneme ve çocuk edebiyatı sahasında verdiği eserlerle hafızalarımızda yer edinen mümbit kalemlerden biri. Hikâyelerinin yanı sıra kuramsal ve tematik metinler de kaleme alıyor. Öykü evreninde her kesimden tip ve karakter mevcut. Olay, olgu ve tema dünyası çok renkli. Öykülerinde yüzeyde görünen ironi, belirli bir düşüncenin kökleriyle bağlantılı olmakla birlikte klasik, gotik ve fantastik edebiyatla da güçlü bağlar kuruyor. Dile olan hâkimiyeti, sözcüklere yeni anl

Uzaylı Nanu - Nanu'nun Maceraları 10

Sincap Nanu - Nanu'nun Maceraları 9

Titiz Nanu - Nanu'nun Maceraları 8

- Üç Kafadar Balık - Vişnebal - Kalp Ustası - Süper Karıncalar - Sevgi Dili

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca 'Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca 'Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca 'Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca 'Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca 'Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca 'Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca 'Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Akrep yılının yuvasına sarkan gününde, dokuz büyük orduyla Töksel´den çıktı Suban.Askerlerinin haddi hesabı yoktu. Çölleri susuz kodular,ekinleri talan ettiler. Aylarca çekirgeler, zakkumları yiyip, fareleri kemirdiler. Ağaçlarda ve kayalıklarda gölgelendiler.Taş üstünde taş bırakmadan gündüzleri toprak altında, geceleri ayışıgında ilerlediler. Geçtikleri yerlerin kıyamet sahnesinden farkı yok idi.Tek bir canlı dahi bırakmadılar. Öncü güçler; sayısız yılan adamın vahşi ve çılgınca ilk dünyaya çıktıgını habe

Üç Kafadar Balık, bir yolculuk hikayesi... Babaya'da yaşayan üç kafadar balığın, bir arayış serüveni... Ülkelerinde mutlu bir şekilde hayat sürerken, karşı karşıya kaldıkları sıkıntıları çözmek için hayatlarını tehlikeye atarak çıktıkları uzun bir yolculukta yaşadıkları ilginç olaylar... Üç kafadar arkadaşın, bir bilginin peşinde dalgalar, denizler aşıp bilge bir balığı ziyaret etmeleri...

Yağmur ince ince, tane tane yağıyor... Cumbaların altına sığınıp kanatlarını kurutuyor güvercinler... Bir çocuk seken topun peşi sıra koşuyor habire... Üstü başı çamur içinde, bana mısın demiyor...

Ürkek bir ceylan gibi gözleri; taştan taşa, daldan dala, masadan masaya sekiyor. Zoraki yutkunuyor. Eşarbı telleniyor. Rüyamda gördüydüm Buket seni. İlk nazarda vurulmuştum sana. Yangın yeriydi kalbim. Onatsız bir derde düştüydüm seni tanıdıktan sonra.

Bir insanla bir vişne ağacı arasındaki fark, futbolcuyla meşin yuvarlak arasındaki ayırım kadardı ancak. Hele bir de Şûrâ ile Vişnebal arasındaki duygusal ve düşünsel ilişki söz konusu olduğunda bu detay hiç de önemsenecek düzeyde değildi aslında. Neticede Şûrâ ile Vişnebal sıkı fıkı iki arkadaşlar. Dostlukları, en azından Vişnebal'in sarmal köklerine dayanacak kadar... Eski, çok eski idi...

Tuba'nın son sözlerini hatırlamış ve aklımın arka taraflarında kalmış gizemli bir sorunun cevabını bulmuştum. Tuba bana kalbini onardığımı bu nedenle bir kalp ustası olduğumu söylemişti. Bu söz dünden beri karşılığını aradığım sorunun cevabıydı. Eğer ben yaptıklarımla bir kalbi tamir etmişsem herkes edebilirdi. Herkes, çevresindeki üzgün birinin üzüntüsünü giderebilir, kırık kalpleri onarabilirdi. Bunu hem erkekler hem kadınlar, hem gençler hem yaşlılar, hatta çocuklar bile yapabilirdi.

Binbirgece masalları, doğu toplumlarının klasik masallarından biridir.Herhangi bir ülkeye ait değildir. Yüzyıllar boyunca yeryüzünün doğusunda yer alan her toplumun kendisinden bir şeyler kattığı anonim bir halk masalıdır.İçinde,yaşanan hayatın tüm unsurlarını; aşkı,ihaneti ve mutluluğu barındırır. Okuyanları, dünyadaki tüm sıra dışı yerler ve varlıklarla tanıştırır.Zorlu sınavlardan geçirtir ve olağanüstü serüvenler yaşatır.