İslâm dininde evlilik teşvik edilmiş ve hayırlı bir yuva kurmanın önemi vurgulanmıştır. Bununla birlikte evliliğin sonlandırılması arzu edilmese de haram sayılmamıştır. Toplum düzeninin temini ve hakların korunması için evlilik ve ayrılıkların resmi kayıt altına alınması ise bir ihtiyaçtır. Son dönem İslâm hukuku çalışmalarında, yeni karşılaşılan problemlerin çözümü için geleneğin içinden günün kabullerine ve şartlarına uygun olan görüşlerin tercih edildiği bilinmektedir. Bir mezhebe bağlı kalınmaksızın far

İnsan eğitimi, insanî özellikleri dikkate almayı ve ona en uygun metodlar kullanmayı gerektiren bir faaliyettir. Ancak insanın kompleksliği, değişkenliği ve çok yönlülüğü, metodların tespitini ve uygulamasını zorlaştırır. Bu süreç, inanç ve zihniyet değişimini de içerirse, zorluk bir kat daha artar. İnsanın zihinsel değişiminin sağlanması için yürütülmesi gereken tebliğ/eğitim-öğretim faaliyetinin biçiminin Kur’ânî temellerinin araştırıldığı çalışmada kavramsal bilgiler, tebliğ ve benzeri kavramlarla metod

Ramazan-ı şerif, Müslümanların hem ibadet hayatında hem de sosyal hayatında çok etkili izler bırakan, orucu, teravihi, mukabelesi yanında pide kuyruklarından çarşı pazardaki hareketliliğe, medyadaki değişime kadar gelişiyle sosyal hayatta kendini mutlaka hissettiren bir ay olup her yönüyle ayrı bir çalışma konusudur. Eskiden “süresi uzatılmış bir bayram” gibi görülen cami merkezli ramazanlarda mukabeleler, Enderun usulü teravih namazları, temcidler ve evrâd ü ezkârla ruhlarını doyuran insanlar, iftar davet

Hâşiyetü İbrâhim el-Mostârî alâ Dîbâceti Envâri't-Tenzîl ve Esrâri't-Te'vîl li'l-Beyzâvî İbrâhim b. İsmâil Opijač el-Mostârî

Allâme Birgivî adıyla meşhur büyük Türk âlimi Balıkesir'li Mevlâ Muhammed Çelebi'nin (ö. 981/1573) elinizdeki Hidâye Hâşiyesi (İnâye Üzerine Ta'likler) isimli risalesi; Bâbertî'nin (ö. 786/1384), Merğinanî'nin (ö. 593/1397) meşhur el-Hidâye'sini şerh ettiği İnâye Şerhi üzerine yazdığı kısa notlardan/ta'liklerden oluşmaktadır. Müstensih Halil b. Hacı Lütfullah el-Menteşevî'nin, Birgivî'nin kendi el yazısı ile İnâye'nin kenarına yazdığı notlardan derlediği risale Namaz, Zekat, Hac, Hadler, Siyer, Buluntu, Al

Abdülkâhir el-Bağdâdî, Kitâbu Usûli'd-Dîn adlı Kelâm eserinde açıkça ortaya koyduğu üzere temel itikât-kelâm konularını ilkeli ve sistematik tarzda ele alıp işleyen Eş'arî kelâmcıların başında gelmektedir. Bağdâdî, İslâm Kelâmının ana omurgasını oluşturan varlık, bilgi, ulûhiyyet, nübüvvet, imân, kader, âhiret ve imâmet gibi konularda ortaya koyduğu görüş ve düşünceleriyle sadece kendi çağında değil, aynı zamanda çağlar boyunca aynı inanç ve mezhep çizgisini takip eden milyonlarca insana ilham kaynağı olmuş

İnsan, yanılan ve yanıltan bir varlıktır. Sadece yanılmakla kalmaz, büyük bir hakikatmiş gibi yanılgılarının peşinden koşar ve onları savunur. Özellikle kendilikle ilgili yanılgıları karşısında ilâhî mesajları dahi kavrayamayacak kadar kendine kör ve sağır hale gelebilir. Pek çok kişiyi hayrete düşürecek kadar büyük icatlar, keşifler ve bilimsel buluşlar gerçekleştirebilen bu akıllı varlık, nasıl olmaktadır da kolayca yanılgıya düşebilmektedir? İşte elinizdeki bu eser, Kur'ân'a göre yanılgılarımızın neler o

Bu eserde Fitne Dönemi ve Hz. Osman'ın öldürülmesi hadisesi, 'Ammâr b. Yâsir üzerinden değerlendirilmeye çalışılmıştır. Çünkü o, zikredilen dönemde eleştirel söylemleriyle ön plana çıkan tanınmış bir sahâbîdir. Hz. Osman'ın birtakım uygulamalarını tenkit eden 'Ammâr'ın bu hususta yalnız olmadığı anlaşılmak-tadır. Zira başta Hz. Ali olmak üzere Medine'de yaşayan bazı önemli sahâbîler bu noktada kendisiyle benzer tavırlar sergilemişlerdir. 'Ammâr'ın, Hz. Ali'ye olan sevgisi ve bağlılığı Şia tarafından istisma

İslâm'ın hassasiyetle üzerinde durduğu konulardan biri de ibadettir. İbadet, insanların günlük hayatlarında önemli bir yer tutmaktadır. Bütün dinlerde, icra şekilleri farklı olmakla beraber ibadet vardır. Allah ile kul arasında kurulan ilişkide imandan sonra, ibadet aşaması gelmektedir. İbadet, mahiyeti idrak edilemeyen, sonsuz gücü kâinatta hissedilen, mülkünde dilediği gibi tasarruf etme özgürlüğüne sahip olan Allah'a karşı gösterilen ta'zimin, itaat ve tevazuun en yüksek mertebesidir. İbadet, insanları

Görev şuuru taşıyan bir din eğitimcisi olarak, kime, neyi, nerede, ne zaman, ne kadar, ne ile ve ne şekilde vereceğimizi bilebilmemiz için din eğitimi sahasında kabul edilen bütün teknik ve yöntemleri ve bu konuda yapılan yenilikleri bilmemiz ve takip etmemiz zaruridir. Kendi sahamızla ilgili yenilikleri takip etmenin yanı sıra, alanımızla ilgili yayın organlarını izlemeli, tertiplenen seminer ve konferanslara katılmalı, diğer meslektaşlarımızla bilgi alışverişinde bulunmalıyız. Aynı zamanda hem kendimizi b

Makāsidü'l-Edvâr, kitabı II. Bayezıd ve Kanunî Sultan Süleyman dönemlerinin en ünlü müzisyeni olan Mahmud bin Abdülaziz bin Abdülkādir Merâgî'nin 16. yüzyılda kaleme aldığı bugünkü anlamıyla enfes bir muhtasar mûsikî nazariyatı kitabıdır. Eser muhtevası itibariyle günümüzde bile hâlâ devam etmekte olan sistem tartışmalarına ışık tutmuş kendinden önce yazılmış edvârların çizgisinden ayrılmayıp nazariyat konusunu işlemiştir. Yazarın kendi belirttiği üzere hızlı bir şekilde yazılmış olsa da Makāsidü'l-Edvâr el

Din eğitimi ile ilgili bilgilerin, kaynağına bağlı ve hayatın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden insanlara sunulması ve İslâmî bilgi ile hayat arasında dinamik bir bağın kurulması gerekmektedir. Bu nedenle bugün Din eğitimcilerinin yapması gerekenin, Ülkemizde yaşayan İslâm toplumunun mevcut soru(n)larına, ihtiyaçlarına uygun ilmî kaynaklardan hareketle gerçekçi metotlar üretmek ve böylece İslâm'ın yaşanılan hayata yön vermesini sağlamak olduğuna inanıyoruz. Bizler Müslümanların gündelik hayatların

İnsan toplumsal gelişme ve değişmelerin hem ekseni hem de belirleyicisidir. Bu sebeple sosyal olaylarda en büyük yük ve sorumluluk yine ona düşmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de insanla ve insanın özellikleri ile ilgili ayetlerin psikoloji, sosyoloji ve sosyal psikolojinin verileri ile yeniden okunması, insanı, davranışlarını ve toplumu anlamaya çalışan sosyal bilimler açısından oldukça anlamlıdır. Ülkemizde, psikoloji, sosyoloji veya sosyal psikoloji ile ilgili bilgilerle, bu bilimlerin Kur'ân'la münasebetinin de

Hadisin, Kur'ân ile birlikte, en önde gelen delillerden olduğu konusunda mezhepler arasında ittifâk vardır. Ancak diğer taraftan, mezhepler arasında ihtilâfa yol açan temel âmillerden biri hatta belki birincisi de yine hadistir. Hadise bağlı bu ihtilâf sebeplerini genel olarak sübût ve delâlet gibi iki temel hususa indirgemek mümkündür. Buna göre mezheplerin hadisle amel edebilmek için aradıkları şartlar, râvîlerle ilgili tenkid noktaları, hadisin anlaşılmasını etkileyen hususlar, birbirine muhâlif gibi gör

Hâtemü'l-Enbiyâ hem nebi hem rasûl bütün peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed Mustafa (sav) için Kur'an-ı Kerim'de kullanılan bir tabirdir. Bu, hem O'nun son peygamber olduğunun hem de kâmil ve mükemmel son dinin onun eliyle geldiğinin ifadesidir. Çünkü hâtem mühür demektir. Hâtemü'l-Enbiya ise Hz. Adem (as) ile başlayan peygamberlik halkasının O'nunla tamamlandığının nişanesi ve O'nun eliyle gelen son din İslam'ın kemâl mührüdür. Biz de O Yüce Peygamber Hz. Muhammed Mustafa'nın (sav) hayatını anlattı

Fütüvvet insan ahlakı ve davranışlarını düzene sokan bir inanç sistemi olduğu kadar töre, tören ve gelenekleri ile İslâm kültürünün bir parçasını oluşturur. Fütüvvetin gayesi zenginle fakir, üretici ile tüketici, emek ile sermaye, halk ile devlet arasında iyi ilişkiler kurarak sosyal adaleti gerçekleştirmek ve ahlaki bir toplum düzeni meydana getirmektir. Bugün bu meslekler ve işlerin bir kısmı güzel sanatlar adıyla tanınmaktadır. Fütüvvet halkalarında yetişen insanların birçoğu, mimarlık, minyatür, hüsn-i

Peygamberler tarihi bir insanlık tarihidir. Bu da ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem (as) ile başlar. Bu sebeple peygamberler tarihini okumak, kendi insanlık tarihimizi okumak anlamına gelir. Bu düşünceden yola çıkarak hidayet rehberleri olan ve Kur'an'da isimleri geçen 25 peygamberin hayat hikayesini yazmayı arzu ettik. Kur'an bu konuda sıhhati tartışılmaz yegane temel kaynak olduğundan, onun verilerini esas aldık. Kur'an'la örtüştüğü ölçüde tarih kaynakların verilerinden yararlanma yoluna gittik. Tarihî